Eğitim kafayı geliştirmek demektir.Belleği doldurmak değil.
(Mark Twain)
deyişi hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce haklı mı? Bugün bizim yaptığımız bundan farklı olabiliyor mu?
Eğitim kafayı geliştirmek demektir.Belleği doldurmak değil.
(Mark Twain)
deyişi hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce haklı mı? Bugün bizim yaptığımız bundan farklı olabiliyor mu?
Sizleri çok seviyorum ♥
Öncelikle konunun oldukça güzel olduğuna -hususen- dikkat çekmek isterim!..
Gerçekten de, Türkiye'nin tedrisât geleneği artık belli bir standarda oturmuş ve her ne hikmetse, hiçbir reforma/revizyonist harekete açık değil. Yıllardır süregelen bir ezbercilik anlayışı var. Ki bu ilk sınıflardan itibaren başlıyor. Çarpım Tablosuyla başlayan bu ezber silsilesi, maatteessüf bir türlü eğitim sisteminden kalkamadı.
Üstelik, gitgide batılılaşma yolunda ilerleme kaydettiğini söylediğimiz (ki eğitim de dahil olmak üzre her şeyi neden batılılaştırma sevdâsına girişmişiz, onu da bilemeyeceğim!) bu eğitim sisteminde hâlâ bu gibi manzaralar oldukça yaygın!
Geçen sene, oldukça başarılı ve dersinden anladığım bir matematik hocam vardı. Pınar Hanım... Sağ olsun öylesine güzel anlatıyordu ki, hem mantığı kavrıyordum, hem konuyu anlıyordum. Bildiğiniz gibi, konuyu anlayamayınca insan çileden çıkabiliyorHatta, matematik -sitenin ismi gibi- bir tutku hâlini almıştı ki, bu sene yeniden başlayan konu yoğunluğu ile matematikten nefret edecek düzeye yeniden geri dönüş yaptım. Gördüğünüz gibi öğretmenin tutumunun dahi ne denli etkisi var!..
Kanaat-i şahsiyeler üzerine amel olmaz, pekâlâ. Lâkin, Türkiye'de gerçekten yoğun bir anti-matematik (yahut başka dersler) propagandası olduğunu düşünüyorum.
* Aman, matematik mi? Çok zor ders.
* Oğlum matematiği yapamazsan, hiçbir dersi yapamazsın.
* Tarih notunu boş ver, matematiğin kaç?
* Bu ders var ya bu ders, çok zordur!
* Öğretmenleri gıcıktır
diye sürer gider. Ki geçen sene öğretmenime "matematiğin zorluğundan" yakındığımda bana şu cevâbı vermişti:
Matematiğin zor olduğu söylemi, her matematik hocasının gıcık olduğu bir okul efsânesidir
Gerçekten öyle olacak! Ama sanırım zamana ihtiyacım var. Konuyu kişiselleştirmeden Türk eğitim sisteminin kısa bir özetini vermek istiyorum:
Eşek yükü çantalar, yarış atı gibi koşturan çocuklar, faşizanca söylemlerle ince ince bezenmiş kitap/hocalar, sorgulamak/eleştirmek yerine ezber-not endeksli öğrenme, kütüphaneden uzak bir araştırma, yılda kaç kez değiştiği bilinmeyen müfredat-yönetmelikle sisteme uyumlu/sisteme razı çocukların çoğaldığı, sürüden ayrı bir yol çizmeye çalışanların her geçen gün azaldığı bir sistem. Sistemsizliğe verilen 'sistem' adı...
öğrenciye de bağlı bu bence.öğrenci biyoloji dersini öğrenirken bilgi yığınını değil de kendi vücudunu ve çevresini öğrendiğinin farkında olur ve gözlemlerse düşünce gücü gelişecektir.veya gökdelenlere bakarken müthiş bir matematiksel hesabın ve fizik bilgisinin binaya uygulandığını , aynı zamanda kimyadaki bilginin kullanılarak çok dayanıklı malzemelerin üretildiğini farkedebiliyorsa düşüncesi gelişecektir.ders kitaplarında günlük hayattan örnekler bolca bulunuyor.kimya kitabında mesela birkaç sayfada bir deney konulmuş .çok güzel birşey aslında.ama bunu uygulayan öğretmen sayısı az.göstermek yerine bilgiyi direk deftere yazdırmayı tercih eden öğretmenlerimiz çok sayıda.herşey yine de öğrencide biter.öğretmenin verdiği bilgiyle yetinen öğrenci zaten kendisini geliştiremeyecektir.
Foruma üye olmana gerek yok! Facebook hesabınla yorumlarını bekliyoruz!