korkmazserkan 20:49 25 Şub 2012 #1
benim en çok beğendiğim şiir
Yazan: Nazım Hikmet
1
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...
atena 21:01 25 Şub 2012 #2
çömeldim bakıyorum toprağa
otlara bakıyorum
böceklere bakıyorum
mavi mavi çiçek açmış dallara bakıyorum
Sen bahar toprağı gibisin sevgilim
sana bakıyorum
Sırtüstü uzandım görüyorum gökyüzünü
ağacın dallarını görüyorum
uçan leylekleri görüyorum
Sen bahar mevsiminde gökyüzü gibisin sevgilim
seni görüyorum
Gece kırda ateş yaktım, ateşe dokunuyorum
suya dokunuyorumkumaşa dokunuyorum
gümüşe dokunuyorum
Sen yıldızların altında yakılan ateş gibisin sevgilim,
sana dokunuyorum
İnsanların içindeyim seviyorum insanları
Hareketi seviyorum
Düşünceyi seviyorum
kavgamı seviyorum
Sen kavgamın içinde bir insansın sevgilim
seni seviyorum
Nazım Hikmet
sinavkizi 00:17 26 Şub 2012 #3
kimi sevsem sensin hayret
sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin/ hayret,
senden nedense vazgeçilemiyor...
Attila İlhan.
atena 01:14 26 Şub 2012 #4
şiiri kaldırmıssın duygu güzel bi şiirdi...
duygu95 01:23 26 Şub 2012 #5 şiiri kaldırmıssın duygu güzel bi şiirdi...
Telefondan kopyala yapıştır yapmıştım Kaldırımlar şiirini. Eklemek istediğim o değildi aslında.
Kaldırımlar şiirinden çok Sessiz Gemiyi seviyorum. Ona haksızlık ettim gibi oldu diye kaldırmıştım. 6 yaşından beridir Sessiz Gemi şiirini çok severim.Kaldırımları da severim ama sessiz gemi bir başka. Kaldırımlar biraz uzun oldu bir kısmını ekleyim o zaman.
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
...
atena 01:37 26 Şub 2012 #6
ikiside çok güzel bende çok severim insanı gerçekten dinlendiriyo tabi bide bunları güzel okuyan olursa
Sosyal_Bilimci 01:39 26 Şub 2012 #7
Gözlerin gözlerime değince
Felâketim olurdu,ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı,duyardım
Çöp gibi bir oğlan,ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu aglardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sesizce bir cigara yakardım
Parmaklarım ucunu yakardım
Kirpiklerini eğerdin,bakardın
Üşürdüm,içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
İzabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felâketim olurdu,ağlardım
ATTİLA İLHAN
---------------------------------
HAYAL ETTİĞİM ŞEY
Gök mavi mavi gülümsüyordu,
Yeşil yeşil dallar arasından.
Altın sesi birdenbire sordu:
“Ne haber eski aşk yarasından!”
“Kapandı, dedim, bitti karanlık;
Vuslatla sona erdi o çile;
Bu huzur şelâlesi aydınlık
Yeni bir çağdır başlar seninle.”
Mevsim bahar devamı bir yazdı;
Okşamak devresindeydi rüzgâr;
Yukarda bulutlar bembeyazdı,
Gelinlik elbisesi bulutlar.
Nihayet bahtiyar başımızı
Bir yastığa attığımız günden,
Aşkın hayata verdiği hazzı
Neden sonra tattığımız günden,
Bir ömür sürüyoruz, bîhaber,
Günün beyhude dağdağasından,
Gök hâlâ mavi mavi gülümser,
Yeşil yeşil dallar arasından.
Cahit Sıtkı TARANCI
Sosyal_Bilimci 01:54 26 Şub 2012 #8
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak
CAN YÜCEL-Bağlanmayacaksın
nazzlı 08:06 26 Şub 2012 #9
TAM ZAMANINDA YAŞAMAK
Yemek de boş içmek de
Hatta yeri gelmeden sevişmek de
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka
Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için
Tam zamanında frene basmalı
Tam zamanında yola koyulmalısın
Tam zamanında okşamalısın başını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına
Tam ağlamak üzereyken
Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde
Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk
Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon’da Hasan Ağabey’ in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça
Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları
Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde
Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa
Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde
Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin
Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden
Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın
Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın
Tam zamanında dönmelisin memleketine
Tam zamanında için titremeli
Tam zamanında aşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü
Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı
Haydi şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi kalk bakalım
Şimdi yaşamak zamanı…
CAN YÜCEL
3.141592653589 17:27 27 Şub 2012 #10
Sen benim hiçbirşeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbirşeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbirşeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbirşeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesinle ağlayarak
Sen benim hiçbirşeyimsin...
Atilla İLHAN
-------------------------------------
kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
Nazım HİKMET