Başlıkta belirttiğim şey günahların en münafığı olan gıybettir. Çünkü gıybet topluma ve kardeşliğe çok büyük zararlar veren bir günahtır. Peki gıybet nedir?
"Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese, zâten gıybettir. Eğer yalan dese; hem gıybet, hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır."¹ Bu da demek oluyor ki gıybet ettiğimiz meseleyi o kişinin yüzüne de söylememiz bunun gıybet olmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü o kişi orada değilken onun hoşlanmayacağı bir şeyi söylemiş oluyoruz.
"Gıybet büyük günahlardan biridir. Öyle ki Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde gıybet hakkında şöyle buyurur:“Gıybetten sakının! Çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina eder, sonra tevbe ederse, Allah onun tevbesini kabul buyurur. Ancak gıybet eden, gıybet edilen affetmedikçe, mağfiret olunmaz.” (Kenzu’l-ummâl, 3/1057) Meseleye Üstad Hazretleri’nin yaklaşımı içinde bakılacak olursa, gıybetin öyle nevi vardır ki, o, zinadan daha büyüktür. Meselâ bir zümre-i sâlihînin veya belli bir cemaati temsil eden bir şahsın ya da helallik alma imkânı kalmadığından dolayı vefat etmiş kimselerin gıybetini yapmak bu nevi gıybete girebilir.
Gıybetten uzak kalabilmek için evvela gıybetin dindeki yerini çok iyi belirlemek lazımdır. Kur’ân-ı Kerim bu konuda: “Hiç sizden biriniz ölmüş kardeşinin cesedini yemekten hoşlanır mı?” (Hucurât Sûresi, 49/12) buyurarak, lisân-ı nezîhisine rağmen bu meseleyi ölü kardeşinin etini yemeye benzeterek, “leş yemeyin” diyor. Bunun bir diğer mânâsı, “leş kargalığı yapmayın” demektir. Üstad’ın enfes tespitleri içinde meseleye yaklaşacak olursak şöyle diyebiliriz: “Sizin vicdanınıza ne olmuş ki, insanken böyle leş kargalığı yapıyorsunuz! Hayat-ı içtimaiyeden nasibini alan heyet-i içtimaiyenize ve umumî ruhunuza ne olmuş ki kendi heyetinizi yaralıyorsunuz!”"²
Meselenin topluma zarar veren yönüne gelince; bir kişi hakkında yapılan gıybet toplumun o kişiye karşı tavır ve davranışlarına genel olarak zarar verir. Çünkü burada bir yönlendirme söz konusu olur. Nice kardeşlerin, karı-kocanın ve insanlarımızın arası gıybet ve iftirayla açılmıştır. Ayrıca bir kişi yaptığı gıybetin verdiği zararı geri çeviremez. Mesela birisi 5 kişiye söylese o 5 kişinin her biri de 5 kişiye söylese ve bu böyle devam etse.. O kişi pişman olsa ve o 5 kişiye durumu bildirse bile yayılan mikrobun tamamını etkisiz hale getirmek imkansız olmaktadır.
Bu yüzden bu konuda insanlarımızın çok daha hassasiyete sahip olmaları elzemdir. Ancak bir bütün halinde olursa bu toplum terakki sağlayacaktır. Odun nasıl bir bütünken sağlamdır ve kırılması o kadar zordur. Ama küçük küçük tahta parçacıklarıyken çok küçük bir kuvvetle bile kırılabilmektedir. Bu yüzden bir olan bir toplum olmalı ki bir olan bir ülke dünyada da bir olsun.
Meseleye dair kitaplarca yazılacak şey olmasına rağmen bir girizgah yapıp meselenin geri kalanını sizin engin düşünce dünyanıza bırakıyorum. Saygılar ve sevgilerimle.
Kaynakça:
¹Risale-i Nur-Mektubat: Yirmiikinci Mektub/Hâtime
²Herkul | 06/06/2011. | KIRIK TESTI
"Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese, zâten gıybettir. Eğer yalan dese; hem gıybet, hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır."¹ Bu da demek oluyor ki gıybet ettiğimiz meseleyi o kişinin yüzüne de söylememiz bunun gıybet olmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü o kişi orada değilken onun hoşlanmayacağı bir şeyi söylemiş oluyoruz.
"Gıybet büyük günahlardan biridir. Öyle ki Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde gıybet hakkında şöyle buyurur:“Gıybetten sakının! Çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina eder, sonra tevbe ederse, Allah onun tevbesini kabul buyurur. Ancak gıybet eden, gıybet edilen affetmedikçe, mağfiret olunmaz.” (Kenzu’l-ummâl, 3/1057) Meseleye Üstad Hazretleri’nin yaklaşımı içinde bakılacak olursa, gıybetin öyle nevi vardır ki, o, zinadan daha büyüktür. Meselâ bir zümre-i sâlihînin veya belli bir cemaati temsil eden bir şahsın ya da helallik alma imkânı kalmadığından dolayı vefat etmiş kimselerin gıybetini yapmak bu nevi gıybete girebilir.
Gıybetten uzak kalabilmek için evvela gıybetin dindeki yerini çok iyi belirlemek lazımdır. Kur’ân-ı Kerim bu konuda: “Hiç sizden biriniz ölmüş kardeşinin cesedini yemekten hoşlanır mı?” (Hucurât Sûresi, 49/12) buyurarak, lisân-ı nezîhisine rağmen bu meseleyi ölü kardeşinin etini yemeye benzeterek, “leş yemeyin” diyor. Bunun bir diğer mânâsı, “leş kargalığı yapmayın” demektir. Üstad’ın enfes tespitleri içinde meseleye yaklaşacak olursak şöyle diyebiliriz: “Sizin vicdanınıza ne olmuş ki, insanken böyle leş kargalığı yapıyorsunuz! Hayat-ı içtimaiyeden nasibini alan heyet-i içtimaiyenize ve umumî ruhunuza ne olmuş ki kendi heyetinizi yaralıyorsunuz!”"²
Meselenin topluma zarar veren yönüne gelince; bir kişi hakkında yapılan gıybet toplumun o kişiye karşı tavır ve davranışlarına genel olarak zarar verir. Çünkü burada bir yönlendirme söz konusu olur. Nice kardeşlerin, karı-kocanın ve insanlarımızın arası gıybet ve iftirayla açılmıştır. Ayrıca bir kişi yaptığı gıybetin verdiği zararı geri çeviremez. Mesela birisi 5 kişiye söylese o 5 kişinin her biri de 5 kişiye söylese ve bu böyle devam etse.. O kişi pişman olsa ve o 5 kişiye durumu bildirse bile yayılan mikrobun tamamını etkisiz hale getirmek imkansız olmaktadır.
Bu yüzden bu konuda insanlarımızın çok daha hassasiyete sahip olmaları elzemdir. Ancak bir bütün halinde olursa bu toplum terakki sağlayacaktır. Odun nasıl bir bütünken sağlamdır ve kırılması o kadar zordur. Ama küçük küçük tahta parçacıklarıyken çok küçük bir kuvvetle bile kırılabilmektedir. Bu yüzden bir olan bir toplum olmalı ki bir olan bir ülke dünyada da bir olsun.
Meseleye dair kitaplarca yazılacak şey olmasına rağmen bir girizgah yapıp meselenin geri kalanını sizin engin düşünce dünyanıza bırakıyorum. Saygılar ve sevgilerimle.
Kaynakça:
¹Risale-i Nur-Mektubat: Yirmiikinci Mektub/Hâtime
²Herkul | 06/06/2011. | KIRIK TESTI
5 yıldız. 
Bu paylaşımlar, bâki olmalı. Yenileri için beklemedeyiz.
Yenileri için beklemedeyiz.
svsmumcu26 16:35 01 Eyl 2013 #4
100 üzerinden 1000 sohbetlerin devamını bekliyoruz
Estağfirullah. İltifatlarınızı hüsn-ü zannınızın ifadesi olarak görüyorum. Yoksa "Değildir bu bana layık bu bende/ Bana bu lütf ile ihsan nedendir?" deyip şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Güzel kalpli insanların ortaya koydukları kelimeler de güzel oluyormuş demek ki..
svsmumcu26 20:39 01 Eyl 2013 #6 Güzel kalpli insanların ortaya koydukları kelimeler de güzel oluyormuş demek ki..
ajanyumusakg 21:18 01 Eyl 2013 #7
muhteşem bi yazı
svsmumcu26 21:28 01 Eyl 2013 #9 Bebek tatlıymış Allah bağışlasın.
Allah bağışlasın.Hatırlıyor olmalısın, teşekkür ederiz Ağabeysi
)) Keşke bir erkek kardeşim olsaydı,