MatematikTutkusu.com Forumları

Fıkralar buraya

nazlı2006 - ait kullanıcı resmi (Avatar) nazlı2006 20:10 30 Nis 2011 #1
NAZİ KAMPI
Hitler birgün kamplardan birini ziyaret ederken oradaki tutuklulardan birine sorar:
- 5, 3 daha kaç eder?
Mahkum 6 diye cevap verdiğinde yanındaki kurmaya döner ve kızgın bir ses tonuyla:
- Ne biçim toplama kampı bu?.. diye azarlar.

AZİM
İskoçlu bir matematikçi yolda giderken bir nal bulur ve sevinç içinde şöyle der:
- Geriye kaldı üç nal, bi at!..

2x2 KAÇ EDER?
Trabzon'un en zengininin oğlu olan Temel matematik dersinden sürekli çakıyormuş. Hocası son sınavı tezahüratla ona moral verilsin diye Avni AKER stadında yapmaya karar vermiş. Stad tıklım tıklım dolmuş. -izleyenler Temel'e müthiş tezahürat yapıyorlarmış. Hocası kolay bir soruyla başlayayım demiş ve:
- 2 kere 2 kaç eder?..
diye sormuş. Temel düşünmüş düşünmüş ve:
- 4 eder...demiş.
Statta derin bir sessizlik olmuş. Ardından bütün stad hep bir ağızdan:
- Hocam, pi şans daha!..

ARTI İŞARETİ
Hristiyan ülkelerden birinde yaşayan çocuk hep matematikten sıfır almaktadır. Aileside çocuğu bir faydası olur diye onu katolik kilisesine gönderir. Bundan sonra çocuk hep matematik dersi dahil tüm derslerden hep pekiyi almaktadır. Bunun üzerine ailesi çocuğa sorar:
Ne değişti?
Çocuk cevap verir:
- Artı işaretine çivilerle çakılmış adamı görünce durumun ciddiyetini anladım.

DİPLOMALI KIZ
Kız, babasına diplomasını gösteriyordu.
- Baba, nasıl diplomam? Kimya, fizik, matematik, edebiyat, felsefe, müzik, resim hepsi pekiyi? En iyi notlar benim? Babasının cevabı hazırdı.
- Oh oh? çok memnun kaldım kızım. İnşallah yemek pişirmesini, dikiş dikmesini, çocuk bakmasını, çamaşır yıkamasını iyi bilen bir kocaya düşersin de mutlu olursun?

gizemli95 - ait kullanıcı resmi (Avatar) gizemli95 20:56 30 Nis 2011 #2
Golf oynayan körler

Bir imam, bir doktor ve bir matematikçi golf oynamak maksadıyla golf sahasına gittiklerinde görürler ki saha doludur.

Fakat işin enteresan yanı o sırada oyun oynamakta olan yaşlı dört adam oldukça kötü oynamaktadırlar.

Sonunda dayanamayıp yetkiliye şikayet ederler:

- Evet kabul ediyoruz, sıra onların fakat siz çok iyi bir kulüpsünüz. Bu kadar kötü bir oyunun oynanmasına nasıl seyirci kalabiliyorsunuz…

Bunun üzerine yetkili o kişilerin kulübün ortaklarından olduklarını ve hepsinin kör olduğunu, bu yüzden o kadar kötü oynadıklarını söyleyince

İmam pişmanlık ve mahcubiyet içerisinde:

- Ben imamım, lütfen herhangi bir ihtiyaçlarında beni şu camide bulsunlar…der ve apar topar gider.

Doktor aynı şekilde:

- Ben dünyanın en ünlü göz doktorlarından biriyim. Herhangi bir şikayetlerinde onlara yardım etmeyi çok isterim…deyip hemen evine doğru yola koyulur.

Matematikçi ise gayet soğukkanlı bir şekilde sorar:İyi de niye gece oynamıyorlar?..

gizemli95 - ait kullanıcı resmi (Avatar) gizemli95 21:03 30 Nis 2011 #3
Matematikçinin yardımı bu kadar olur

Balonla seyahat etmekte olan bir grup yolunu kaybeder ve biraz alçalarak aşağıdaki kişiye yaklaşırlar. İçlerinden biri aşağıya bağırır:

- Heyyy!.. Şu anda nerdeyiz?.

.Aşağıdaki şahıs onlara şöyle bir bakar ve biraz düşünüp dalgın dalgın cevap verir:

- Bir balonun içinde ve oldukça alçaktasınız…

Balondaki adam doğrulur ve arkadaşlarına:

- Biliyor musunuz bu adam matematikçi.der.

Bunun üzerine balondaki diğer şahıslar bunu nerden anladığını sorduklarında şöyle yanıtlar:

- Birincisi, çok düşündü, ikincisi söylediği şey kesin olarak doğru… Üçüncüsü, bir işe yaramıyor…

paradoks12 - ait kullanıcı resmi (Avatar) paradoks12 21:10 30 Nis 2011 #4
ne çok matematik fıkrası varmış ben üniversitedeyken bir derste matematikle ilgli fıkra bulmamız gerekmişti, interneti altüst etmiştik ama hiç birşey bulamamıştık, ya biz çok beceriksizdik yada bu fıkralar yeni üretildi

gereksizyorumcu - ait kullanıcı resmi (Avatar) gereksizyorumcu 21:20 30 Nis 2011 #5
Bir matematikçi , bir kimyager ve bir mühendis otelin barında biraz takıldıktan sonra odalarına çıkarlar. ilk matematikçi çıkıp yatmıştır . hemen ardından kimyager çıkmıştır ve koridordaki çöp kovasının alev alev yandığını ve yanında da bir kova suyun durduğunu görür. hemen tepkimeyi bloke edecek karbondioksit üretmek için bir çözelti oluşturmaya çalışır tam o sırada mühendis koridora girer ve koşup su dolu kovayı ateşe döküp söndürür. ertesi gün matematikçiye durumu anlattıklarında onun da yangını gördüğünü öğrenirler ve neden müdahale etmediğini sorarlar
matematikçi cevap verir "yanan bir çöpkovası ve yanında bir kova su, böyle bir durumda çözümün varlığını kesin olarak söyleyebiliriz."


gizemli95 - ait kullanıcı resmi (Avatar) gizemli95 21:29 30 Nis 2011 #6
ne çok matematik fıkrası varmış ben üniversitedeyken bir derste matematikle ilgli fıkra bulmamız gerekmişti, interneti altüst etmiştik ama hiç birşey bulamamıştık, ya biz çok beceriksizdik yada bu fıkralar yeni üretildi
estağfurullah hocam sizin dönemde fıkra olmadığından eminim

MatematikciFM - ait kullanıcı resmi (Avatar) MatematikciFM 13:47 01 May 2011 #7
MatematikciFM

nazlı2006 - ait kullanıcı resmi (Avatar) nazlı2006 15:27 01 May 2011 #8
KEDİ
Bilim adamları 3 fare üstünde 3 ülkenin içkilerinin etkisini test ediyorlarmış,
Fransız içkisini içen fare küt düşmüş.
İngiliz içkisini içen fare küt düşmüş.
En son fareye Türk rakısını içirmişler fare biraz sallanmış sonrada bağırmış :
” O kedi buraya gelecek! “

İKİ BEBEK
2 bebek battaniyelerinin altında oturuyorlarmış. Biri diğerine sormuş:
-”Sen eykek bebek misin kız bebek mi?” Öteki ellerini havaya kaldırmış:
-”Biymiyoyum.. nasıl anlayız ki?” Bizimkisi
-”ben biyiyoyum akıllım bak…” demiş ve ötekinin battaniyesinin altına kafasını sokuvermiş.. 2-3 saniye sonra kafasını dışarı çıkarmış …ve gülümsemiş:
- “Sen kız bebeksin ben de eykek bebeğim..”
-”Ama neyden anladın???” diye sormuş öteki…
-”Çok kolay akıllım… senin patikleyin pembe benimkiley mavi.

BEŞİNCİ HUGO
Lisede edebiyat kitabından bir metni tüm sınıfa sesli olarak okurken V. Hugo’ya *Beşinci Hugo* diyen arkadaşımızı alkışlıyoruz..

MatematikciFM - ait kullanıcı resmi (Avatar) MatematikciFM 20:10 06 May 2011 #9
Dönem ödevinden:
BORU FIKRASI
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı:
-Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış.

Fizikçi:
-Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş.

Jeolog:
-Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış.

Matematikçi:
-Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.

Antropolog:
- Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş.

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir:
- Boru yetmedi...

MatematikciFM - ait kullanıcı resmi (Avatar) MatematikciFM 20:29 06 May 2011 #10
Dönem ödevinden.

MATEMATİKÇİ
Balonla seyehat etmekte olan bir grup yolunu kaybeder ve biraz alçalarak aşağıdaki kişiye yaklaşırlar. İçlerinden biri aşağıya bağırır:
- Heyyy!.. Şu anda nerdeyiz?..
Aşağıdaki şahıs onlara şöyle bir bakar ve cevap verir:
- Bir balonun içinde ve oldukça alçaktasınız...
Balondaki adam doğrulur ve arkadaşlarına:
- Biliyor musunuz bu adam matematikçi?..
der. Bunun üzerine balondaki diğer şahıslar bunu nerden anladığını sorduklarında şöyle yanıtlar:
-Birincisi, söylediği şey kesin olarak doğru... İkincisi, bir işe yaramıyor...

TERS MANTIK
Temel coğrafya öğretmenine sorar:
- İstanbul'dan Ankara'ya uzaklık kaç kilometre?..
- 450... diye yanıtlar öğretmeni. Temel bunun üzerine:
- Peki Ankara'dan İstanbul'a uzaklık kaç kilometre?.. diye sorduğunda öğretmen hiç düşünmeden:
- Aynı uzaklık, 450... diye cevapladığında Temel biraz duraklar ve itiraz eder:
- Öyle olmayabilir, mesela Ramazan Bayramı'ndan Kurban Bayramı'na iki, Kurban Bayramı'ndan Ramazan Bayramı'na ise on ay var...

PARA ÜSTÜ
Adamın biri kafeye gelir ve bir kola içer. Garson hesabı almaya geldiğinde fiyatı sorar. Kola fiyatının 260.000 lira olduğunu öğrenir ve yirmi altı tane on bin liralık demir parayı üstüste dizer. Garson tam parayı alacakken, bir vuruşta hepsini yere saçar. Birşey diyemeyen garson içinden söylene söylene paraları toplamaya başlar. Ertesi gün aynı adam, aynı garsondan bir kola ister. Hesabı öderken aynı şekilde yirmi altı tane on bin liralık demir parayı üstüste dizer. Garson tam parayı alacakken, yüne bir vuruşta hepsini yere saçar. Garson çok sinirlenir fakat birşey diyemez ve paraları toplamaya başlar. Bir sonraki gün aynı adam aynı kafeye tekrar gelir ve yine bir kola içer. Fiyatı sorar garsona. Neler olacağını bilen garson bezgin bir şekilde:
- 260.000 TL.
diye cevap verir. O da ne?.. Adam cebinden bir beşyüz binlik çıkarıp uzatır garsona. Garson büyük bir keyifle yirmi dört tane on binliği üstüste dizer ve tam adam alacakken öncekilerden çok daha kuvvetli bir vuruşla paraları kafenin içine saçar. Adam hiç istifini bozmaz. Cebinden iki tane daha on binlik çıkarıp atar diğer paraların arasına:
- Boşver... Bir kola daha ver bana...
ÜÇGENiN TANIMI
İlkokulda, matematik dersinde öğretmen üçgenin alanını,çocuklara
şu şekilde öğretmiş: Bir üçkenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin
vuruşumunun, ikiye bölümüdür. Çocuk bunu güzelce ezberlemiş.
Aksam babası evde sormuş:
- Bu gün okulda ne öğrendiniz?
- Matematik dersinde, bir üçkenarlının alanını öğrendik babacığım.
- Ya öyle mi, peki nasıl öğrendiniz?
- Bir üçkenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun,
ikiye bölümüdür.
- Yavrum, yanlış öğretmişler size. Doğrusu : Bir üçgenin alanı,
tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.
O sırada, bir yandan gazetesini okuyan, bir yandan da torunuyla
oğlunun konuşmasını dinleyen dede, dayanamayıp söze girmiş :
- İkinizin de tanımı yanlış! Bir müsellesin mesaha-i sathiyesi,
kaidesiyle irtifaının hasıl-ı darpının nısfına müsavidir.

Üst Forum
Anasayfa
Yukarı Standart Görünüm