Kitabı hayata taşıyacağımız yerde onu hayatın dışına itmeye çalışıyoruz. Son zamanlarda düzenlenen fuarlara bakınca bu daha iyi anlaşılıyor.Mekan politikaları kitabın hayattan koparıldığının bir göstergesi. Bunu daha fazla açıklamaya da gerek yok.Fuar merkezleri şehrin dışına benim diyenin insanın ulaşamayacağı yerlere taşındı.Daha önceki fuar mekanlarının getirdiği ciddi, önemli kısıtlamalar söz konusuydu.Bu doğru. Ne var ki bugün varılan nokta da başka sorunlar doğuruyor.Erişmek, onun için zaman harcamak, fuara gitmenin başlı başına ve saatler süren bir uğraşa dönüşmesi... Belki başka şeyler, ne bileyim, tekstil veya iş makineleri böyle alanlarda sergilenebilir. ama kitap oralara taşının iş değişiyor.Çünkü...........
boşluğa düşüncenin akışına göre hangisi gelemez?
a. Kitap hayatın içinde, onun dokusuyla bütünleşince anlam kazanıyor.
b. Gündelik hayatın dışına itilmiş olan kitap mekanları kitaba ulaşmayı zorlaştırıyor.
c. Kente, kentliye uygun ve kentin ortasında bir kültür mekanı yapılmıyor.
d. Kitabı hayattan çıkaran bu yaklaşım edebiyatı da engelliyor.
e. Kitap-okuyucu ve yazar ilişkisini kurmak zorlaşıyor.
fikirlerinizi bekliyorum.