Yarama parmak bastınız sayın gereksizyorumcu
Az içimi dökeyim bu konuda izninizle
Sene 85, Darüşşafaka Lisesinin sınavını kazanıp okula başladık. O zaman Darüşşafaka Lisesi, Türkiyedeki ilk özel parasız yatılı okul ve kolej eğitimi ve yurt dışından İngiliz/Amerikan öğretmen getirtip ders verdiren nadir okullardan. Türkiyenin belki ilk 10 okulunun arasında. Haftada "24 saat" İngilizce. 3 farklı İngilizce dersi + seçmeli İngilizce dersi
Klasik tek tip İngilizce dersi değil. Gramer ayrı ders, okuma ayrı ders, kelime bilgisi ayrı ders.
Artı Matematik, Fizik,Kimya, Biyolojiyi İngilizce görüyoruz. Hadi diğerleri neyse de Biyolojiyi İngilizce görmek , kabs görmekten farksız. Türkçesi bile insanın beynini döndürürken bir de İngilizce gör. Ama muazzam bir İngilizce eğitim var.
Ama gel gör ki, benim İngilizceye hiç hevesim yok. Velhasıl lise1 e kadar geldim, İngilizceden çaktım ve okuldan şutladılar.
Temelimi iyi almama rağmen, gramerimin de iyi olmasına rağmen yeni bir dil öğrenmeye karşı antipatim olduğundan bir dille bir insan olarak kaldım
Üniversitede, sırf İngilizce kaynakları araştırma derdi var diye, mastır bile yapmadım.
Program yazdım, 3 kuruşluk İngilizcem olduğu kadarıyla yetti.
Velhasıl,
dediğinize katılıyorum.
Ama şunu da savunuyorum.
İlerde akademisyen olmayı hedefleyenlerin mümkünse lisede iyi bir İngilizce eğitim alması , hatta bizim gibi, sayısal dersleri de İngilizce görmesi taraftarıyım.
Ama bu farkının , kültüründen ve değerlerinden uzaklaşmasına müsaade etmemesi gerektiğini de söylememiz gerekiyor.